ÖLÜM, VE BARDO İÇİN DZOGCHEN MEDİTASYONU
ÖLÜMÜN KAÇINILMAZLIĞI
Ölüm yaşamın kaçınılmaz bir parçasıdır. Doğar doğmaz ölmeye başlarız. Bu hoşnutsuzluk verici gerçeği, gündelik hayatın işlerine kendimizi kaptırarak (para kazanmaya, kariyerimizde ilerlemeye odaklanarak, filmler, bilgisayar oyunlar ve popüler müzik, televizyon gibi eğlencelerle kendimizi oyalayarak vs. vs.) ölüm bizi bulana kadar inkar etmeyi seçebiliriz. Ya da kaçınılmaz kaderimizle yüzleşerek, kendimizi şimdiki hayatımızda bu sona hazırlayabiliriz.
Batıda son üç yüz yıl içinde dinsel değerlerin düşüşe geçmesi ve pozitivist/materyalist bilimin ve üstün teknolojinin egemen olması sonucunda, insanlar sanki sonsuza kadar yaşayacaklarmış gibi varoluşsal bir gerçeklik olan ölümü gündelik bilinçlerinin dışına itmeye eğilim gösterdiler. Giderek, yaşlılar ve ölmekte olan insanlar, huzur evlerine depo edilerek ya da steril hastane odalarına konarak gözden ırak tutulmaya başlandı.
Evet, şiddet ve ölüm filmlerde, televizyonda ve video oyunlarında duyarsızca gösteriliyor, ancak bu olaylar artık gerçekmiş gibi hissedilmiyor ve izleyenler duyarsızlaşıyor. Varoluşsal düzeyde bizi etkilemiyor. Kendi ölümlülüğümüze, kişisel olarak öleceğimize ilişkin düşünceleri telafisi için geç olana ve kazayla ya da ölümcül bir hastalıktan ölene kadar, bastırıyoruz Ancak ölümümüzün kaçınılmazlığı gerçek, güncel ve her an yüzyüze olduğumuz bir durum. Hüsn-ü kuruntular ya da eğlencelerle oyalanmamız bu gerçeği ortadan kaldıramaz. Sonunda öleceğimizi yadsımakla, bir parçamızı, adeta kendi gölgemizi de yadsımış oluyoruz. Aslında ölümün kaçınılmazlığı, burada ve şu anda sürdürdüğümüz hayatın bir parçası ve gölgemizin bedenimizi izlediği gibi, peşimizi asla bırakmaz.
TİBET’İN ÖLÜLER KİTABI
Yeni binyılın başından bu yana, küreselleşen dünyada kültürler arası karşılaşmalar ve gezegenimizdeki toplumların modern dünya görüşüyle tanışmasıyla birlikte, diğer kültürlerin ve dinsel geleneklerin ölümlü olduğumuza ilişkin gerçeğe nasıl yaklaştığını inceleyebiliriz. 1927’den beri Tibet Ölüler Kitabı adı altında farklı Batı dillerinde çeviriler yapıldı. Bu metin İsviçreli psikolog C.G. Jung’un özellikle ilgisini çekti ve metne kendi yorumunu ekledi. O zamandan sonra bir kaç daha doğru çeviri yapıldı. Ancak bu ondördüncü yüzyıla ait metin, Tibetçede Bardo Thodol adını taşır ve “Bardodayken Duyma Yoluyla Özgürleşme” anlamına gelir. Bu metin ölüm ve ölüm sonrası deneyim anlamına gelen Bardoyla ilgili çok sayıda Tibet metninden sadece bir tanesidir.
Bu meditasyon farklı kaynak metinlerden yararlanmaktadır. Tibet geleneğinde ölüm ve ölüm sonrası deneyimle ilgili iki temel yaklaşım bulunur: Birincisi Budist tantralarda, özellikle Guhyasamaja Tantra’da yer alan sistem, ikincisi ise Dzogchen Meditasyonu ile ilgili metinlerde yer alan ve daha eski iki Tibet okulunun, Nyingmapa ve Bonpo okullarının temel yaklaşımını sergileyen sistem. Ancak bu yaklaşımların farklılığı özde değil, vurgulanan konulardadır. Temel bir çelişki bulunmamaktadır. Burada ölme sürecine hazırlanma amaçlı sunulan bu meditasyon uygulamasında her iki sistem de birleştirilmiştir.
Bardo deneyiminin insanlığın kollektif bilinçaltının ve gezegeni saran ruhsal enerjinin bir parçası olduğunu söyleyebiliriz. Bu bilinçaltı alemi, sadece beyaz ışıklar ve meleklerden oluşmaz. Aynı zamanda burada gölgeler de bulunur. Kendi içimizde barınan ve görmek istemediğimiz karanlık yönler, ayrıca bağlantıda olduklarımız akrabalarımız ve ruhsal kılavuzlarımız gibi, mutlaka Bardoda karşımıza çıkar.
ÖLÜM KARŞISINDAKİ TUTUMLARIMIZ
Fiziksel ölümümüzün bilinçli varoluşumuzun sonu olmadığını anlamalısınız. Daha önce, Samsara adı verilen ezeli varoluş döngüsü içinde sayısız başka bedende sayısız hayatlar yaşadınız. Geçmiş yaşamlarınızda bilinçli olarak yaptığınız olumlu ya da olumsuz eylemler, karmik izler olarak varoluşunuzun bilinçdışı akışının derinliklerinde tortular bıraktı. Daha sonraki bir yaşamda uygun koşullar ortaya çıktığında bu karmik tohumlar çimlenerek karmik sonuçlarını ortaya çıkarır. Bu yüzden, mevcut yaşamdaki durumunuz, hatta şimdiki fiziksel bedenininiz, geçmiş karmanızın bir sonucudur. Ancak, aynı şekilde şimdiki hayatınızda yaptığınız her seçimle, yeni hayatınızın gidişatını belirleyecek olumlu ya da olumsuz yeni karma yaratırsınız. Bu yüzden durumunuz umutsuz değildir. Şu anda düşünce ve eylemlerinizle gelecekteki hayatlarınızı yaratıyorsunuz. Hepimiz gelecekteki karmamızı bir hayattan diğerine tohum olarak taşıyoruz.
Her birimiz zamanda bir başlangıç noktası olmayan, çeşitli yerlerden akarak geçen büyük bir ırmak gibiyiz. Her geçtiğimiz yer bir ömürdür. Bireysel bilinç akışınızın güçlü bir ırmak olduğunu bilmelisiniz. Suları her an değişen, böylece hiç aynı kalmayan ancak tek bir ırmak. Geçmişte pek çok kişi oldunuz, gelecekte pek çok başka kişi olacaksınız. Bu hayatların her birinde, öğrenmemiz gereken bir ders bulunur. “Soylu” olarak adlandırışırsınız çünkü değerli bir insan varoluşuna sahipsiniz. Bu tür bir varoluş, değerlidir çünkü insan olarak doğmak için bir çok hayat süresi boyunca toplanacak erdemli karma gerekir. Bu harcanmaması gereken bir fırsattır. Dünya gezegeninde manevi gelişim için en fazla fırsat yaratan, insan varoluşudur. Hem aşağı hem de daha yüksek yeniden doğum olasılıkları varken, şimdiki hayatınızdaki eylem biçimleriniz dışında tekrar insan olarak doğmanızı sağlayacak bir güvenceden sözedilemez.
Şimdilik bu değerli insan bedenine sahipsiniz. Ancak her şey geçicidir, tüm anıtlar zamanla toza dönüşür. Milyonlarca yıl içinde büyük dağlar bile yağmurlarla eriyip gider, okyanuslar güneşin ateşiyle kurur. Güneşin kendisi bile bir gün söner, soğuyup yok olur. Her şey geçicidir, şu an sahip olduğunuz insan bedeni bile. Sizin de öleceğiniz kesindir. Ölüm saatiniz kesin olmasa bile bir gün davet edilmeden geleceği kesindir, çünkü yaşlılık, hastalık ve ölüm, bizi gölgemiz gibi, yılmadan izler. Gölgenizden kaçamayacapınız gibi, ölümünüzün kaçınılmazlığından da kurtulamazsınız. Ölümünüzle ancak gerçekten ne olduğunuzu keşfederek yüzleşebilirsiniz.
Sahip olduğunuz bu dayanıksız beden, geçmişteki karmik neden ve sonuçların ürünüdür. Fırtınada dışarıda bırakılmış bir mum gibi güvenilmez ve kırılgandır. Mutlaka uzun süre dayanmayacaktır. Ölümü içermeyen bir beden bulamazsınız. Ölümün ne zaman geleceğini kimse bilemez, ama mutlaka gelir. Bu yüzden yaklaşmakta olan ölümün belirtilerinin, içsel, dışsal ya da gizli de olsa farkında olmalısınız ve manevi yolda gelişmek için çalışmalısınız.
Gerçekte biz insanlar iki çeşit ölümle yüzleşiriz: Zamansız ve kaza sonucu ölüm ve yaşam gücünün bitmesiyle ortaya çıkan ölüm. Doğal yaşam süremizin bitmesinden önce, zamansız ölüm, uzun yaşama ilişkin uygulamalarla önlenebilir. Ancak ölüm nedenimizin doğal yaşam süremizin sona ermesi olduğu durumlarda, bu tür uygulamaların yararı olmaz. Bu, yağı bitmekte olan bir kandilin durumuna benzer. Bu durumda, alevin yakında sönmesi kaçınılmazdır.
Tüm ölümlülerin başına geldiği gibi, bedeninizin ölme zamanı geldi. Şu anda yaşadığınız, son hastalığınızla başlayan süreç Ölüm Bardosudur. Şimdi ölüm döşeğinizde, son dinlenme yerinizde yatıyorsunuz. Ölüm zamanınız gelmiş olsa da korkmayın, bu bir son değildir. Son nefesinizi aldığınızda bile bilinçli deneyim akışınız devam eder. Şu anda en önemlisi, zihninizi huzurlu ve sakin ancak tamamen uyanık tutmanızdır. Bu hayatta artık yapılacak bir şey kalmadı. Şimdi her şeyi bırakma zamanı geldi.
ÖLÜMÜN YAKLAŞMASI
Sizi şimdiki hayatın ve ölümün kapılarının ötesindeki kıyıya ulaştıracak ışık yolunu aramanızın zamanı geldi. Bu size yeni bir varoluşa götürecek yolculuğun başlangıcıdır. Korkulacak bir şey yok. Bu yolculuğu daha önce sayısız kez yaptınız. Kaybolmayacaksınız çünkü Rehber size yolu gösterecek. Şimdiki hayatınızı tüm neşe ve üzüntüleriyle birlikte geride bırakmalısınız. Bütün zenginlik ve mülklerinizi, arkadaşlarınızı, akrabalaranızı ve ailenizi, dost ve düşmanlarınızı, hatta son derece bağlı olduğunuz bedeninizi geride bırakmalısınız. Ancak ölüm bir son değil, bir geçiş, yeni bir başlangıç, yeniden doğumdur. Bilincinizin sürekliliği bedeniniz ve beyninizin ölümüyle sona ermez. Bir bedeniniz olmadan bile, bilinciniz uzayda varlığını sürdürür çünkü boşluk ve ışığın doğasına sahiptir. Başlangıcı olmayan bilinç akışınız, ölümünüzden sonra bile bilinmeyen bir geleceğe doğru akışını sürdürüyor. Büyük okyanusta akışını sürdüren bir tropik akıntı gibi – sürekli değişen, ancak aynı kalan akıntı. Karmanız şimdi sona eren hayatınızda sona ermedi, bu yüzden karma bilinç akışınızı yeni hayatlara ve yeni varoluşlara doğru yönlendiriyor. Ölüm son değildir.
ÖLÜM SIRASINDA
Sonunda ölümle yüzyüze geldiniz. Bu yüzden durumunuzu hassasiyetle ele almalısınız: Ölüm zamanı geldiğine göre, ölüm deneyimi aracılığıyla, tüm diğer sayısız canlıları sınırsız dostluk ve şefkat duygularıyla hisseden, aydınlanmış zihne girebilirsiniz. Ölüm anınızda gerçekliğin Parlak Işığının kendi zihninizin doğası olduğunu görebilirsiniz, bu hem kendiniz hemde bütün canlıların yararınadır. Gerçekte kim olduğunuzun bilincine varabilirsiniz. Ancak şimdi bunu tanımayı başaramazsanız, en azından Bardoda olduğunuzun bilincine varmalısınız. Bardo ölüm ve yeniden doğum arasındaki geçiş durumudur. Bardoda görülen bütün imgelerin, kendi Zihin Doğanızın enerjisinden kaynaklanan görüntüler olduğunu anlayın. Bunu hatırlamanız, ve tanımanız her şeyden önemlidir.
ÖLÜM BARDOSU VE ELEMENTLERIN ÇÖZÜLMESİ
Bu yönlendirici meditasyonda, ölüm ve yeni bir bedene ve yaşama yeniden doğumunuz arasındaki geçiş süreci olan ve Bardo adı verilen kaçınılmaz geleceğinizin üç aşamasından geçeceksiniz. Geleneksel olarak, üç Bardodan sözedilir. Öncelikle, ölümcül bir hastalığa yakalanacaksınız ve yakın olan ölümün belirtileri siz ve başkaları için görünür hale gelecek. Daha sonra ölüm sürecine gireceksiniz. Bu bedeninizdeki elementlerin birbirini izleyerek çözülüşüyle meydana gelir. Bu elementler psişik enerjinizin kendini gösterdiği biçimleridir ve geleneksel olarak beş elementten sözedilir. Bunlar toprak, su, ateş, hava ve boşluktur. Bu elementler bedeninizde sırasıyla et ve kemiklerinizdeki psişik enerjiye, kan ve beden sıvılarına, ısı ve sindirime, solunum ve sinir sisteminize ve bilinç ve auranıza karşılık gelir. Bu yüzden sırasıyla toprak suya, su ateşe, ateş havaya ve hava boşluğa doğru çözülür. Enerjilerinizi çözülmesi sürecinde, bir çok deneyim ve hayalle karşılaşırsınız. Dahası, yanınızda bulunanlarca da görülebilen dışsal fiziksel belirtiler ve sadece kendinizin farkedebildiği içsel deneyimler ortaya çıkacaktır. Son olarak solunumunuz durur ve çevrenizdekiler öldüğünüzü düşünür. Ancak henüz ölmemiş olursunuz, bu aşamada yeniden hayata döndürülebilirsiniz çünkü içsel solunumunuz, yani psişik enerjinizin dolaşımı bir süre devam eder. Bu zaman içinde, başka içsel deneyimler yaşarsınız, örneğin psişenin ya da duygu ve düşünce süreçlerinizin çözülmesi gibi. Dışarıdan bakanlar için soğuk, hareketsiz ve ölü görünseniz de, bilinciniz hala bedeninizde kalır ve sıcaklığın hissedilebildiği kalp bölgenizde bulunur. Son olarak, içsel solunumunuz da duracak ve kalan psişik enerjileriniz kalp çevrenizde toplanarak bu noktada yoğunlaşacaktır.
Hem dış hem de içsel solunumunuzun sona erdiği bu anda, bilinciniz eski bedeninizi terk etmemiş olsa da, kendinizi geceyarısı yıldızsız bir gökyüzü gibi karanlık bir yerde bulacaksınız. Tam olarak bilinçsiz değilsiniz, ancak karanlık boşlukta asılı kalmış durumdasınız, tıpkı birisinin ışığı kapattığı karanlık bir odada gibisiniz. Bu tam karanlık deneyiminin ne kadar süreceği bireysel karmaya bağlıdır. Ancak Parlak Farkındalık Işığı sonunda belirecektir, çünkü bedeniniz ve zihninizden kurtulmuş, yalın bir varoluş içindesiniz. Ancak varoluşunuz devam ediyor. Çevrenizdeki boşluk, doğuda şafak vakti görülen gökyüzü gibi bulutsuz bir görünüme bürünecek. Bu ışık, güneş ufuktan belirmeden önce olduğu gibi, giderek daha parlaklaşacak. Eğer bu anda Parlak Farkındalık Işığını zihninizin doğası olarak tanıyabilirseniz, sonunda bu ışıkla birleşeceksiniz. Onunla birleşerek, döngüsel varoluşun yanılsamalarından kurtulup, Samsaranın aşağı alemlerinde meydana gelecek zorunlu yeniden doğumlardan kurtulabilirsiniz. Yıldızların üzerine yükselip evinize dönebilirsiniz. Bu durumda Bardoya girip başka deneyimler yaşamanıza gerek kalmaz, çünkü ezeli doğum ve ölüm çarkının ötesine geçmiş olursunuz.
Ancak Parlak Farkındalık Işığını gökyüzü boşluğunun aynasına yansıyan kendi yüzünüz gibi tanıyamazsanız, karmaşa içinde ve bu parlak ışıkta kendinizi kaybetme korkusuyla düşersiniz. Bu ışıktan kaçmaya ve parlaklığından kurtulmaya çalışacaksınız. Bilincinizi kaybedecek ve karanlığa düşeceksiniz. Farkındalığınızın şafağından kaçarak, yeniden gece karanlığına düşecek bilincinizi kaybettiğiniz bir süreçten geçeceksiniz. Sadece bir kaç dakika ya da üç buçuk gün kadar süren bu zamanın sonunda, bilinciniz bedeninizi terkedecek ve sonunda ondan ayrılacak. Sonunda, soyut zihin ve soyut psişik enerjiden oluşan bilinciniz bir ışık noktası olarak, bedeninizdeki açıklıklardan birinden, örneğin başınızın tepesinden, gözlerinizden, kulaklarınızdan, ağız ya da burnunuzdan çevrenizdeki boşluğa çıkar. Ölümcül hastalığa yakalanmanızdan bilincinizin ölen bedeninizi terketmesine kadar geçen bu zaman süreci, İlk Bardo, Ölüm Bardosu olarak anılır.
BARDODA BEDEN DIŞINA ÇIKMA DENEYİMİ
Sonra ölümle yeniden doğum arasındaki geçiş süreci olarak bilinen ölüm sonrası deneyimine gireceksiniz. Dışsal ve içsel solunumunuz durduktan sonra, bilinciniz eski bedeninizden çıkar ve onu eski bir elbiseyi çıkarır gibi terkeder. Ancak bir süre devam eden bu bilinçsizlik süresince anılarınız ve karmanız, gece uyuduğunuzda gördüğünüz düşlerin ortaya çıkması gibi uyanmaya başlar. Zihin ve psişe, işlemeye ve duygularla düşünceler aracılığıyla işlevlerini yerine getirmeye başlar. Bilinçsizlik durumundan uyandığınız zaman, kendinizi Bardoda bulursunuz. Zihninizin ve duyularınızın kusursuz işlediği psişik enerjiden oluşan soyut bir beden içinde olduğunuzu görürsünüz. Zihince yaratılan bu beden, bilincinizi barındıran ve geçmiş anılarınız va karmanızla yaratılan bu soyut enerji yapısı, fiziksel bir şey değildir, maddi olmayan bir ruhsal bedendir. Bu anda gerçekten ölmüş ve bu dünyayı terketmiş bulunuyorsunuz. Bu ruhsal beden, ölmeden önce sahip olduğunuz bedene benzer. Ancak, tüm hastalıklardan kurtulmuştur, acı hissetmez veya bir sakatlığı ya da eksikliği bulunmaz. Önce, kendinizi bu bedende hissedince, tanıdığınız ve alışık olduğunuz yerlerde dolaşırsınız. Öldüğünüzü bile anlamayabilirsiniz. Arkadaş ve akrabalarınızla konuşmaya çaılşırsınız, ancak onlar sizi göremez ve duyamaz. Birden önceki bedeninizi ölmüş ve gömülmeyi beklerken görürsünüz. O anda ölmüş olduğunuzu anlarsınız. Ölen bedeninize dönmeyi başaramayıp, yeni bir beden ve doğum yeri aramaya başlarsınız.
GERÇEKLİK BARDOSUNUN GÖRÜNÜMLERİ
Yavaş yavaş tanıdığınız yerler kaybolmaya başlar ve zihninizin dağıldığını hissedersiniz. Pek çok garip ve yabancı yerleri dolaşır, bir şey ararsınız ancak ne olduğunu tam olarak bilmezsiniz. Sonunda gökyüzü önünüzde açılır ve koyu mavi bir renge bürünür. Devam eden döngülerde, sırasıyla beyaz, mavi, sarı, kırmızı ve yeşil renklerde daha az parlak beş ışık görürsünüz. Sonra bu ışıklar dağ kadar büyür ve gökyüzünü tamamen kaplar. Bu ışıkların içinde aşkın varlıklar görebilirsiniz. Ancak bu huzurlu ve sakin görüntülerin kendi zihinsel enerjilerinizin bir ürünü olduğunu anlamayı başaramazsanız, onlardan korkuyla kaçabilirsiniz. Bu durumda devam eden döngülerde cehennem realitesine ilişkin imajlarla karşılaşabilirsiniz. Yine hem güzel hem de korkutucu olan bu arketipsel imajları ve simgeleri kendi saf zihinsel enerjinizin görünümleri olarak tanıyamazsanız bunlardan da kaçmaya çalışırsınız. Bunlar sizin içinizden gelir, ancak boşlukta yansımalar olarak görünür. Ancak bilinçsizce bunları tanımayarak ve korkarak dehşetle bunlardan kaçtığınızda, Gerçeğin tamlığından ayrılıp yoksunluğa düşersiniz.
Birkere daha kendinizden geçerek bir çok gün süren bilinçsizlik durumuna düşersiniz. Ancak, şimdiki hayatınızda meditasyon yapmış ve parlak ışık görüntüleriyle ilgili imgeleme çalışması uygulamışsanız, bu görüntüleri tanıdık yüzler olarak görürsünüz. Bardodaki bu görüntüleri kendi zihninizin görünümleri olarak tanımasanız bile, hepsi bilincinizde ışıklı bir görünümde kalır. Ancak bir meditasyon uygulayıcısı değilseniz, bu ışıklar bir andan kısa bir süre için, karanlık gökyüzündeki şimşek gibi parlayıp söner. Bu yüzden, Gerçekliğin Parlak Işık Bardosu olan bu ikinci Bardoyu da geçersiniz. Arketipal dünyadan kendi karmanızın ürünü olan form dünyasına dönersiniz.
YENIDEN DOĞUM BARDOSU VE VICDANLA YÜZLEŞME
Daha sonra, Üçüncü Bardoya, Yeniden Doğum Süreci Bardosuna uyanırsınız. Bir kez daha kendinizi psişik enerjiden oluşan zihinsel ve duyusal yetilerinizin tam olduğu soyut bir bedende bulursunuz, ancak bu da maddi olmayan ruhsal bir bedendir. Bu beden de geçmiş hayatınızda sahip olduğunuz bedene benzer. Önce yine tanıdığınız ve alışık olduğunuz yerlere gidersiniz, ancak zihniniz ve görüşünüz önceki Bardoya göre daha az berrak ve dikkatlidir. Bu aşamada daha fazla karmaşa bulunur. Kendinizi tıpkı bir rüyada gibi hissedersiniz, görüntüler giderek artan bir hızla ve dengesizlikle değişir. Arkadaş ve akrabalarınızla konuşmaya çalışırsınız ancak onlar sizin yokluğunuzda kendi hayatlarını sürdürürken sizi duymaz ve görmezler. Eski bedeninizi bulamadığınızda yine yeni bir doğum yeri aramaya başlayarak, giderek artan bir umutsuzluk duygusuyla yeniden doğum sürecine girersiniz. Kendiniz gibi arayış içinde olan pek çok ruhsal varlıkla karşılaşırsınız ama bu karşılaşmalar geçicidir ve çok az rahatlatıcı etkiye sahiptir. Bir çok parlak ışık görüntüsü ve gökgürültüsüne benzer korkutucu sesler duyarsınız, rüyadaymışsınız gibi çeşitli manzaralar görür, böylece kişisel karmanızı görünür bir şekilde deneyimlemeye başlarsınız. Ancak bunları kendi zihninizce oluşturulan karmik görünümler olarak tanımayı başaramazsanız, karma rüzgarları sizi sonbaharda dökülen yapraklar gibi sürüklemeye devam eder. Sonunda cehennemin kapıları önüne gelir ve mahkeme heyetiyle karşılaşırsınız. Bu kapılardan geçerek, kendinizi yüzünüze karma aynasını tutan ve size ruhunuzun yüzünü olduğu gibi gösteren Ölülerin Yargıcı huzurunda bulursunuz. Hayatınız boyunca yaptığınız kötülük ve iyilikler, mahkemede ele alınır. Eğer yargıcın karanlık ve kasvetli görüntüsünü kendi vicdanınızın görünür hale gelmesi olarak tanırsanız, karma mahkemesinde bile özgürleşmeye kavuşabilirsiniz. Eğer tanımazsanız, Samsaradaki yeniden doğumunuza sizi götürecek az ışıklı yollar ortaya çıkar. Bu yollardan birini seçmek zorunda kalırsınız. Bunlardan birine sürüklenmeye karşı koyamazsınız ve karma rüzgarları bir kasırgaya dönüşür.
İNSAN OLARAK YENIDEN DOĞUM
Bu az ışıklı yolda geçmiş hayattan gelen bedeniniz yavaşça kaybolmaya başlar ve gelecekteki yeniden doğumunuzda bedeninizin alacağı biçime benzemeye başlar. Dürtüsel olarak, karmanızın bilinçsiz yönlendirmesine uygun bir yeniden doğum yeri aramaya başlarsınız. Son olarak, gelecekteki anne babanızı birleşme durumunda görürsünüz ve onlara doğru yönelirsiniz. Kadın veya erkek bedeninde doğmanızı belirleyecek olan, ebeveynlerinizden birine karşı cinsel çekim diğerine karşı ise öfke ve kıskançlık hissetmenizdir. Rahime düşme anında babanın sperminden oluşan beyaz element, annenin yumurtasından oluşan kırmızı elementle birleştiğinde, gelecekteki annenizin rahmine doğru karşı konulmaz biçimde çekilirsiniz. O anda yeni bir bedende yeni bir hayata doğarsınız…
Vajranatha, John Myrdhin Reynolds